Üsküdar Üniversitesi’nde Şiddet Protestosu

Üsküdar Üniversitesi öğrencileri, kadına ve çocuğa yönelik şiddeti protesto etti.

Üniversitenin Üsküdar Altunizade Mahallesi’ndeki Güney Yerleşkesi’nde toplanan öğrenciler, siyah kıyafetler giyip yakalarına İstanbul’da öldürülen İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’in fotoğraflarını taktı.

Ellerinde “Hassas içerik, nedenini gör, çünkü hep sustuk” yazılı pankart ile “Kadının direnişi kadına mirastır”, “Hikayesi yarım kalan tüm kadınlar için”, “Benim neden sokakta öldürülme ihtimalim var?” ve “Her kadın için yeri göğü inleteceğiz” yazılı dövizler taşıyan öğrenciler, üniversitenin merkez yerleşkesinin önündeki parka yürüdü.

Öğrenciler yürüyüş esnasında “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz”, “Susma sustukça sıra sana gelecek” ve “Susma haykır, yaşamak haktır” şeklinde sloganlar attı.

Öğrenciler adına basın açıklamasını okuyan Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü 3. sınıf öğrencisi Emine Tuğba Baş, Türkiye’de kadınların, çocukların ve gençlerin kendilerini güvende hissetmediğini ve evlerine giderken arkalarına bakmadan korkusuzca yürüyemediğini söyledi.

Bu duruma artık yeter dediklerini kaydeden Baş, “Kadınlar ve tüm toplum, güvenli, huzurlu ve şiddetsiz bir yaşam talep ediyor. Bu taleplerin acilen dikkate alınarak hayata geçirilmesi, toplumsal barış ve huzurun tesis edilmesi açısından bir zorunluluktur.” dedi.

Bir kişi eksilmesin diye mücadele eden kadınlardan güçlerini aldıklarını belirten Baş, şöyle devam etti:

“Katledilmediğimiz, taciz edilmediğimiz, ayrımcılığa maruz kalmadığımız, sömürülmediğimiz bir yaşamı hep birlikte kuracağız. Üniversiteliler olarak, mücadelemizi kampüslerden sokaklara taşıyoruz. Katledilen, yok sayılan, ezilen, en temel haklarına erişmekten mahrum bırakılan tüm kadınlar, gençler ve çocuklar için, toplumsal eşitlik ve kadın haklarının korunması adına taleplerimizden bazıları şunlardır; 6284 sayılı Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Yasası etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Kadınlara 7/24 hizmet veren, ücretsiz ‘ALO Şiddet Hattı’ açılmalıdır. Kadınlara yönelik ekonomik, fiziksel, cinsel ve dijital şiddete karşı cezai yaptırımlar artırılmalı, cezasızlık politikalarından vazgeçilmelidir.”

Baş, şiddetle mücadelede daha kararlı adımlar atılmasını, somut politikaların ve çözümlerin bir an önce devreye sokulmasını talep ettiklerini, kadınlar, gençler ve çocuklar için güvenli, eşit ve şiddetsiz bir yaşamın inşası için mücadeleye devam edeceklerini sözlerine ekledi.

“Protestomuzu insanca yaşamak için yapıyoruz”

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, insanlığın var olmaya başladığı andan itibaren birilerinin kendilerini güçlü konumda tanımlayıp, güçsüz olarak ilan ettikleri başka canlılara yaşam hakkı tanımamaya karar verdiğini söyledi.

Cinsiyeti, tarzı, tavrı ve yaşadığı toplumsal kesimi ne olursa olsun her bir insanın yaşam hakkı olduğunu belirten Güngör, “Hiçbir bireyin hayat hikayesini, yaşam senaryosunu başka bir bireyin kararlarıyla oluşturmak gibi bir şey söz konusu olamaz. Protestomuzu insanca yaşamak için yapıyoruz, insanın yaşam hakkının korunması için yapıyoruz.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise son günlerde yaşanan olayların bütün öğrencileri çok sarstığını ve öfkelendirdiğini, böyle bir durumun da doğru analiz edilmesi gerektiğini söyledi.

Tarhan, “Kadına karşı zulüm var, kötülüğün sıradanlaşması var. Bu şekilde ortaya çıkıyor ama bu kötülüğün sıradanlaşmasının arka planının da güçlünün zayıfı ezmesi, elinde imkan olanın zayıfı ezmesi var. Bir toplumda adaletsizlik artarsa ilk etkilenenler çocuk ve kadınlar olur. Çünkü güçlü orman kanunlarına göre hareket etmeye başlar, onlar düşünmeden hareket etme eğilimindedirler.” diye konuştu.

Sistem buna izin veriyorsa, karar vericilerin sistemi masaya yatırması gerektiğini belirten Tarhan, şöyle devam etti:

“Sessiz kalınırsa bu kötülük artık normalleşmeye başlıyor. Türkiye’de normalleşmesi gereken, kötülüğe karşı, zalime karşı sessizlik, suskunluk değil. Şu anda Türkiye’deki 85 milyonun yarısı antidepresan kullanıyor, gittikçe o istatistik artıyor. Bu basit bir rakam değil. Ruh sağlığı bozuk insanlarla ilgili uzmanlar tam olarak ne yapacağını bilmiyor. Bununla ilgili gelişmiş ülkelerin aldığı birçok önlem var. Bu önlemlerin hepsinin masaya yatırılması gerekiyor. Rehabilitasyon merkezlerinin kurulması, madde bağımlılığı politikalarının Türkiye’de yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Bağımlılıkla ilgili politikalar şu anda tamamen işlevsiz durumda. Bunun yeniden masaya yatırılması, yeniden yapılandırılması gerekiyor. Madde kullananlar arttıkça bu şiddet artacak.”